Bebeğim Hiç Uyumuyor… Neden Acaba?

gece-teroru

Uyku bozuklukları tüm yaş gruplarında çok sık görülen ve her yaşta kişinin günlük işlevselliğini, dikkat ve öğrenme becerilerini belirgin olarak bozabilen sorunlardır. Öte yandan hatırlama sorunları, sinirlilik, duyusal hassasiyette artış görülebilmektedir. Çoğu ebeveyn için küçük çocuklarında görülen uyku sorunları oldukça sıkıntı verici olmaktadır.

Uyku-uyanıklık döngülerinin oluşumunda, gün içi şekerlemelerin, uykuya gitme saatlerinin düzenlenmesi, uyku öncesi ritüellerin geliştirilmesi ya da uyandığında çocuğa kendi kendini sakinleştirmede yardımcı olabilecek araçlar, ör, oyuncak bebek kullanımı gibi yöntemlerle bakım verici çocuğa yardımcı olur. Aynı zamanda bakım verici, çevredeki uykuyu bozucu uyaranları kontrol eder, bağlanma ve ayrılık deneyimlerini destekleyici davranışları geliştirir.

İkinci, üçüncü yaşla birlikte uyku daha farklı anlamlar kazanır. Örneğin aktif bir günün ardından sakinleşme zamanıdır. Karanlık ve yalnızlıkla baş etme gerekli olur. Bakım vericinin sınırlarına, yatma zamanı ritüellerine uyum göstermesi gerekir. Anneden ayrılabilmek için yeterince güvenli bir bağlanma geliştirmiş olmaya ihtiyaç duyar. Zamanla otonomisini kazanır.

Yedinci- dokuzuncu aylarda uyku sorunları genellikle denge sistemine yönelik uyarana aşırı istek duyma ile ilişkili olmaktadır. Bu aylarda çocuklar uykuya dalabilmek için uzun süreler sallanmak, kucaklanmak ihtiyacı gösterebilirler. Ayrılık anksiyetesinin başladığı 10-12. aylarda uykuya dalma sorunları en yüksek sıklığa ulaşır. 13.-18. aylarda gün içinde aşırı hareketlilik, fazlaca uyarana maruz kalma uyku sorunları ile daha fazla ilişki göstermektedir. 19.-24. aylardan itibaren uykuya dalma sırasında yaşanan sorunlar azalırken, geceleri sıkça uyanmalar görülebilir.

Uyku sorunlarının altında pek çok faktör yer alabilir. Gastroesofajeal reflü, uyku apnesi, çeşitli akciğer patolojileri, nörolojik problemlerin yanı sıra annedekil stres, gebelik dönemi depresyonu, aile içi sorunlar, çocukta zor mizaç, duygusal aşırı tepkisellik ve bakım vericiler arası uyku ritüelleri uygulamalarında tutarsız davranışlar uyku sorunları ile ilişkilendirilmektedir. Uykuya dalma sorunları olan çocuklarda daha fazla anksiyete ve duygusal sorunlar, daha belirgin dikkat ve konsantrasyon sorunları bildirilmektedir.

Uyku-Uyanıklık Döngülerinin Gelişimi

Çocuğun yaşı                     Çocukta beklenen uyku örüntüsü

Yenidoğan                       günde 16,5 saat uyur. 2-3 aylık                           3-4 saat aralıksız uyur ve beslenmek için uyanır, aktif uyku %43’e düşer, 3 aylık olduklarında çocukların %71’i tüm gece boyunca uyur 4 aylık                              geceleri daha uzun uyur, gündüz daha az uyur. 6 aylık                              günde 14,25 saat uyur, 5-6 saatlik uyku döngüsünde 1-2 kez uyanır, uyandıktan sonra çocukların 1/3 – ½’si kendi kendine yeniden dalar, çocukların %84’ü tüm gece boyunca uyur 10 aylık                            çocukların %90’ı tüm gece boyunca uyur 12 aylık                            günde 13,75 saat uyur,  aktif uyku %30’a düşer 2 yaşında                         günde 13 saat uyur.

Uykunun diürnal (günlük) organizasyonu 24 saatlik gün içinde uyku sürelerinin düzenlenmesi olarak belirtilebilir. Bu düzenleme hayatın ilk ayları içerisinde özellikle aydınlık-karanlık döngüleri ve sosyal ip uçları ile şekillenmeye başlar. İlk üç ayda kesintisiz uyku dönemleri 3-4 saat iken, 6. aydan itibaren özellikle gecelere doğru kayan 6 saatlik kesintisiz uykular başlar. Bir yaş civarında gündüz saatlerinde iki kez uyunurken, ikinci yaşa doğru günlük melatonin salgısının düzenlenmesi ile gündüz saatleri uykusu bir keze düşer. Bu gündüz uykusu yaşam boyu özellikle öğleden sonra saatlerinde devam edebilir. Ultradiyen organizasyon ise REM ve non-REM döngüleri için belirtilir. 50-60 dakikalık uyku süreleri ve %50 oranındaki REM uykusu 3 yaş civarında erişkin düzeylerine yaklaşır.

Süt çocukları uyku örüntüsü açısından ikiye ayrılabilirler:

ebeveynlerine uyarı yollayanlar kendi kendilerini sakinleştirebilenler Uyanıp, ağlayarak ebeveynlerine uyarı yollayanlar beşiklerine genellikle uykulu olarak koyulmakta ve “uyku yardımı” (örneğin, emzik, oyuncak bebek) almamaktadırlar. Aksine kendi kendini sakinleştirebilen bebekler uyanık olarak yataklarına konurlar ve uyandıklarında yanlarındaki emzik ya da  bebek tekrar dalmalarını kolaylaştırır. Aslında bir çalışmada uykusu zayıf diye tanımlanan çocuklarla diğerleri arasında uyanma sıklığı açısından fark olmadığı, çocuklarının daha fazla uyku sorunu olduğunu söyleyen ebeveynlerin uyanma sayısını daha yüksek ifade ettiği tespit edilmiştir.

Uyku düzeni üzerine çevresel ve kültürel etmenler

Uyku sorunlarını değerlendirirken en önemli faktörlerden biri de çocuğun uyuduğu ortamdır. Çocuğun hangi odada yattığı, yatmadan önce uygulanan ritüeller oldukça belirleyicidir. Gürültülü bir ortamda, özellikle TV sesinin varlığında uykuya dalma zorluğu olacağı açıktır. Ayrıca dikkat ve konsantrasyon sorunlarının varlığı, çevresel uyaranların filtre edilmesini daha da güçleştirecektir. Öte yandan, ebeveynle aynı yatakta yatmak özellikle ileri yaşlarda çocuklarda tensel uyarılmalara ve çeşitli dürtülerin yaşanmasına neden olabilmektedir. Bu çocuklar bu dürtüleri boşaltmak için ebeveynlerine gün içinde daha agresif davranışlar gösterebilmektedirler. Birlikte yatma davranışı sınır koyma ve disiplin sağlamada güçlükleri pekiştirecektir. Bazen uyku sorunları ile başvuran olgularda ayrılma, bireyselleşme, fiziksel ve duygusal sınırların oluşturulması üzerine çalışmak gerekli olmaktadır.

Uyku Sorunlarının Değerlendirilmesi

Şu soruların yanıtları araştırılmalıdır:

Çocuk sabah kaçta kalkıyor? Gün içinde ne tür aktivitelerde bulunuyor? Ebeveynlerinden ayrılmak zorunda kalıyor mu? Gün içi etkinliklerde kurallara ve sınırlara ne kadar uyabiliyor? Ne kadar uyaranlara maruz kalıyor? Gündüz uykuları ne sıklıkta ve ne kadar sürüyor? Akşamları uygulanan rutin etkinlikler neler? Çocuk uyandığında ebeveynler ne yapıyor? Çocuk nerede, hangi odada, hangi yatakta, kiminle yatıyor? Çocuğun uyku sorunları ailenin diğer bireylerini nasıl etkiliyor? Çocukta gece terörü, kabus, uykuda yürüme var mı? Ebeveynlerde de uyku bozuklukları öyküsü var mı? Ebeveynler ya da çocuk hayatında önemli kayıplar yaşadı mı? Ebeveynler yalnız kalabiliyor mu? Yalnızlıkla nasıl başa çıkıyorlar? Uyku sorunları nasıl başladı? Artıyor mu?

Leave a Reply