HAYAT İKSİRİ?

251052-3-4-5643f

TARİHİ
Kefir; Kafkaslardan doğan efsanevi bir süt içeceğidir. Türklerin Orta Asya’dan göçlerinde ve Avrupa’ya yaptıkları akınlarda kefir’den sıkça söz edilmektedir. Göç eden topluluklar, atlarını ve keçilerini de yanlarında taşırlar ve onların sütünden yararlanırlarmış. At sütünden kımız, keçi sütünden kefir yaparak tamamen süt ürünleri ile beslenirlermiş.
Bu yüzden Avrupalılar Türklere ‘’LAKTAFAGÜS’’ adını vermişler.
beyinsel ve fiziksel gücü yüksek, protein beslenmesi fazla, çok güçlü ve sağlıklı vücut yapıları ile araştırmacıların dikkatini çekmişlerdir.
Kafkas halklarının uzun yaşam öyküleri sık sık söz edilen önemli bir konudur. Bir asrı devirmiş 120-140 yaşındaki Kafkaslılar, yapılan röportajlarda su ihtiyaçlarını tamamen kefir içerek karşıladıklarını belirtmişlerdir. Kafkasya kanser vakalarına rastlanmayan bir bölge. Hastalıklar konusunda bin bir derde deva olan kefir ile ilgili anlatılanlar bir sağlık mucizesini, bir gençlik iksirini tanımlıyor.
İnsanoğlu bilinen tarih olarak 5000 yıldır süt ürünleri ile besleniyor. Doğal ürünlerle beslenmede en büyük oranı süt ürünleri olan peynir, yoğurt ve ayran oluşturuyor.
Kefirde yoğurt gibi Türklerin bulduğu ve yüzyıllardır kullandığı fermente bir süt ürünü. Orta Asya’dan ve Kafkaslardan Rusya, İskandinav ülkeleri ile Avrupa ve Amerika’ya yayılmış, ama Türkiye’de çok az tanınan bir süt içeceği. Neden Türkiye’de yıllardır ihmal edildi, unutuldu, sorularına ancak tarihçiler cevap bulacak!.. Çünkü tarihin bir yerlerinde kırılma yaşanmış ve Anadolu topraklarında günümüze kadar gelebilme şansı bulamamış.
Artık bugün Türkiye’de; ilk defa süt ürünleri dünyasında ilklere imza atan ALTINKILIÇ firmamız tarafından üretilerek satışa sunulmuştur. Yaygın dağıtım ağı ile bütün marketlerde tüketicilere ulaştırılacaktır.

ÖNEMİ
İnsanoğlunun biyolojik yapısında ve metabolizmasında süt ürünlerinin yadsınamaz büyük bir rolü vardır. Asırlardır beslenme zincirinde süregelen çok önemli biotik enerji kaynağına bugün daha fazla ihtiyacımız var.
Sentetik, katkılı, yapay içeceklerin sağlığımızı ciddi derecede etkilediği, zihinsel ve fiziksel gelişime hiçbir olumlu etki yapmadığı gibi zararlarının hayli fazla olduğu günümüzde, sağlıklı ve uzun yaşama mucizevi derecede olumlu etkiler yapan kefir sağlık yönünden toplumsal bir ihtiyaçtır.
Kefir yeni nesillerin doğru ve sağlıklı beslenmesi açısından sosyal bir gereksinimdir.
Anti-Aging (Gençlik bilimi) üzerine araştırma yapanlar aktif ve sağlıklı bir bedende en yüksek biyolojik yaş sınırının 120 olduğunu saptamışlardır. Suni, sentetik besinlerle; bize armağan edilen bedenimizi kendi ellerimizle hızla yaşlandırmaktayız.
Doğalın yerini kesinlikle tutmayan, hiçbir şekilde özdeş olmayan sahte besinler ömrümüzün törpüsüdür. Hastalıklara çıkartılan davetiyedir.
Vücudumuza doldurduğumuz zararlı maddeler hızla çoğalmakta ve sağlığımızı kemirmektedir. Mutlu yaşamımız, acı içinde kıvrandığımız azap çektiğimiz bir işkenceye dönüşmektedir.

Kefir ; sentetik içeceklere alternatif % 100 doğal enerji içeceğidir.
Kefir ; unutturulan ve unutulmaya yüz tutmuş doğal besinler adına bugün hatırlamamız gereken gelenekselliğin bir simgesidir.
Kefir ; doğaya dönüşün parolasıdır.

KEFİR NEDİR ?
Kefir fermente bir süt içeceğidir. Koyu ayrana veya sulu yoğurda benzeyen hafif ekşimsi aroması, ferahlatıcı tadıyla nefis bir süt ürünü. Mucizevi sırları ise içerdeği maya ve bakterilerde gizli. Bunlarda fermentasyon sırasında oluşuyor.
Dost bakteriler olarak adlandırılan, bağırsak sisteminde tutunma özelliği olan probiotik bakteriler içeriyor. Bir kaşık kefirde 70-100 milyon arası probiotik bakteri bulunmaktadır.
Kefirde doğal olarak bulunan işbirlikçi bakteriler bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bu özelliği ile simbiotik bir etkileşim alanı oluşturuyor.
Düzenli kullanım halinde simbiotik güç evrimsel çevrime yol açıyor.
İçerdiği diğer vitamin, mineral ve proteinler kolay ve tamamen sindirildiği için enfeksiyonlara karşı koruyucu, doğal antibiotik görevini yerine getiriyor.

Kefir ; doğal sağlık iksiridir.
Kefirin yoğurttan artı olarak özelliği; sindirim sistemini temiz tutarak konakçı olan diğer faydalı organizmalar için besin sağlamasının yanı sıra sindirim sistemini kolonize etmesidir.
Kefirde, yoğurtta bulunmayan faydalı bakterilerden Lactobacillus cancasus, Leuconostoc Acetobacter türleri ve Streptococcus türleri bulunmaktadır.
Kefirin yapısı ; vücut için yıkıcı patojen özellikte olan mayaların gelişimini kontrol altına alan ve emiline eden Saccharomyces kefir ile Torula kefir gibi mayalarıda içermektedir. Kefir; sindirim sisteminde zararlı bakteri ve mayaların bulunduğu ortamda mukoz asta yapı oluşturarak ortamı temizler ve bağırsakların direncini arttırır. Bu nedenle Escherichia coli gibi patojenlere ve diğer bağırsak parazitlerine karşı daha dirençli bir yapı oluşturur.

Kefir ; sindirim sisteminde tam beslenme sağlamaktadır.
Kefirde bulunan bakteri ve mayalar, tam olarak parçalanmamış besinlerin sindirimine etkin bir şekilde yardımcı olarak besin kaybını önlemektedir. Kefirin; yoğurda nazaran daha ince tanecikli yapıda olması nedeniyle gerek bebekler gerek yaşlılar gerekse sindirim bozuklukları olanlar için kullanımı kolaylaşmaktadır. Mide ve bağırsaklarda şişkinlik yapmamaktadır.
Kefirdeki laktoz oranı fermente işleminden sonra süte nazaran çok azalmaktadır. Laktoza duyarlı kişiler rahatlıkla içebilirler.
Ayrıca kefirde bulunan CO2 ‘de sindirimi kolaylaştırıcı etki yapmaktadır.
Başta B12 olmak üzere B grubu vitaminleri sentezlemiş olarak barındıran kefirdeki L(+) süt asidi kolayca sindirilmektedir.
Bileşiminde Eksogen yağ asitleri ve aminoasitleri ‘de bulunmaktadır.

Kefir ; her derde deva şifa kaynağıdır.
Kefirde bol miktarda bulunan ve Esansiyel aminoasitlerden birisi olan Triptofan, mineral maddelerden Kalsiyum ve Magnezyum sinir sistemi üzerinde rahatlatıcı etki yapmaktadır.Mineraller ayrıca kemik ve kas yapısını güçlendirmektedir. Kefirdeki vitaminler kan dolaşımını düzenleyip, kan bozukluklarını giderir. Kandaki antikorları kuvvetlendirip attırırlar. Kefir ; Hepatit A ve B hastalıklarının tedavisinde yardımcı rol oynamaktadır.

Kefir ; doğal enerji kaynağıdır.
Diğer ikinci önemli mineral madde olan Fosfor; hücre gelişimi ve enerji ihtiyacı için karbon hidratların, yağların ve proteinlerin vücuda yararlı olması için büyük kolaylıklar sağlamaktadır.
Tansiyon üzerine renin-anjiotensin etkisi yaparak düzenleme görevi görür. Kefirdeki fosfor hücrelerin büyüme, bakım ve onarım işlemleri için protein sentezine katılır.

Kefir ; doğal antibiotiktir.
Kefirde oluşan Asetik asit , H2O2 gibi antibakteriyel maddeler ve doğal antibiotikler ; E.coli ( Tüberküloz – Verem ), Salmonella
( Malta Humması ) gibi patojen bakterilere karşı koruyucu kalkan etkisi yapmaktadır.
Bileşimindeki bulunan mucize mineral; Selenyum, hücreler üzerinde antioksidatif etki göstermektedir. Kansere karşı çok önemli faktör olarak değerlendirilen selenyum etkisi, kalp hastalıklarını önlemekte, yaşlanmayı yavaşlatmakta, cinsel gücün devamlılığında popüler bir antioksidan olarak günümüzde öne çıkmıştır.

Kefir ; doğal gençlik iksiridir.
Yaşamımız boyunca mükemmel olarak işleyen vücudumuz, yaşımız ilerledikçe dışarıdan gelen saldırılara karşı koruyucu kalkanlarını yitirmektedir. Toksik maddeler, cildi tahrip eden serbest radikaller, ağır metaller, hava kirliliğinden oluşan karbon monoksit gibi zararlı gazlar vücudumuzu bir nevi paslandırmaktadır. Kanser tümörü oluşumu aşamasında oksidasyon sonucu oluşan hücre dışı yapılar hücre bozulmalarına yol açmaktadır.
Doğru beslenme ile alacağımız vitamin ve mineraller paslanmayı giderir ve güçlü bir temizlik işlemi yapar. Dolayısıyla yaşlanmayı yavaşlatır ve birçok hastalığın oluşumunu engeller. Kefirdeki Anti oksidan vitamin ve mineraller hücre yenilenmesini sağlar.

Kefir; biolojik olarak insan metabolizmasının sürekli yenilenmesini sağlar.
Kefir sağlıklı ve doğal beslenmeyi sistemize ettiğinden çeşitli hormonların seviyelerini dengeler ve normalleştirir. Başta üreme hormonları olmak üzere kortizol, ensülin ve beyinde önemli işlevi olan serotonin (mutluluk) hormonu ile adrenalin hormonu üzerinde olumlu etkiler yapar.
Kefir mide ve pankreas gibi bazı organların salgılarını arttırarak başta ülser olmak üzere sindirim rahatsızlıklarına karşı iyileştirici rol oynar.

KEFİRİN İÇERİĞİ :
Kefirde bol miktarda A, D, E, B1, B12, K, PP vitaminleri ile Kalsiyum , Magnezyum , Fosfor , Flor ve Selenyum mineralleri dengeli ve sentez olarak bulunmaktadır.

Bu; kusursuz optimum denge ve en mükemmel sinerjik sentez sadece kefirde bulunmaktadır.

A vitamini : Solunum ve sindirim organları ile böbrek,deri ve göz üzerinde güçlü destek sağlar. Yapı taşındaki beta karoten bağışıklık sistemini geliştiriyor. Görme, büyüme ve vücudun enfeksiyonlara karşı koruma rolü oldukça fazladır. Kemiklerin sağlıklı gelişimi ve bağışıklık sisteminin düzenli işleyişinde önemli katkıları vardır. A vitamini eksikliği körlüğe neden olur. Ayrıca kuru ve sert deri, diş çürümeleri, mide ve bağırsak mukozalarında zayıflama, ülser ve ishal, saç dökülmesi, kaşıntı, mide bulantısına ve erkeklerde iktidarsızlığa yol açar. Bağışıklık sisteminin en büyük destekçisi timus bezesini korur ve normal çalışmasını sağlar. Aşırı stres timus bezesinin çalışmasını durdurur.

D vitamini : İnce bağırsaklarda kalsiyum ve fosforun emilimini düzenleyerek kemik büyümesi, sertleşmesi ve tamirinde etkili olur. Raşitizm hastalığını önler.Böbrek hastalıklarında düşük kan kalsiyumu seviyesini düzenler. Yetersiz gıda alıpta fazla kalori yakanlar, menapoz döneminde olan,emziren ve hamile olan kadınlar, aşırı alkol alanlar, ağır yaraları ve yanığı olanlar D vitaminine daha fazla ihtiyaç duyarlar. Artrit, sivilce, alkolizm, kistik fibrozis uçuk ve herpes zoster tedavisi ile kolon kanserinin önlenmesinde etkileri olduğu ileri sürülmektedir.

E vitamini : Radikal bir asittir.Bazı proteinlerdeki kimyasal maddeler ile oksijenin birleşiminden oluşur.Döllenme,kısırlığın önlenmesi ve cinsel fonksiyonların düzenli bir biçimde yürümesinde çok önemli rolü olan bir vitamindir. Çok güçlü bir antioksidandır.Toksik maddelerin olumsuz etkilerini azaltarak dirlik ve kudret sağlayan E vitamini gençlik duygusunu güçlendirir.E vitamininin üst solunum yolu enfeksiyonlarını ve gribi önleyebileceği yeni deneylerle ispatlanmıştır. Dirençli bir vitamin olarak tanınmaktadır. Karaciğerde, yağ dokularında, kalp, adale dokusu, testis, rahim, böbrek üstü bezi, beyin ve kanda depo edilir. Kalbe yararlı olan HDL kolesterol oranını yükseltip, zararlı olan LDL kolesterolünü azaltır. Kaslar ve cilt sağlığı için çok önemli bir vitamindir.

B vitaminleri : Molekül yapılarında azot atomu vardır. Şekerin özümlenmesini ve dokuların yenilenmesini sağlar. Cilt parlaklığı ve deri gerginliği sağlar. Hücre yenilenmesine olumlu etki yapar. B vitaminleri vücutta depolanmaz, günlük besinlerle her gün alınması gereklidir. Kansere karşı koruyucu meleklerdir. B vitamin eksikliği epitel dokuyu tahrip eder,tümör oluşumunu hızlandırır. B12 vitamin eksikliği meme kanserine yol açmaktadır. B12 vitamini çocuklarda görülen astımların tedavisinde yardımcı rol oynamaktadır. Asetil kolin üretimini artırdığı için B 12 vitamininin Alzheimer hastalığında koruyucu olabileceği düşünülmektedir. HIV Pozitif (AIDS) hastalarının ve pernisiyöz anemi hastalarının tedavilerinde B12 vitamini verilmektedir. Sebzelerde B 12 vitamini bulunmaz. Alkol B vitaminlerini öldürmektedir. Adeta yiyip bitirmektedir. Alkol tüketiminden sonra kaybedilen B vitaminleri alabilmek için mutlaka bol B vitaminli besinler(Süt ürünleri,özellikle kefir) ile beslenmek gerekir.

K vitamini : Asıl adı Naktakinon’dur.Menakinon organik bileşiktir. İnsan vücudu için olmazsa olmaz bir vitamindir. K vitamini kanın pıhtılaşmasında görev yapar. Eksikliği insanı ölüme götürür. K vitamini insan vücudunun ihtiyaç duyduğu şekilde doğada bulunmaz. İnsan vücudu bu vitamini kendi kullanabileceği, yani bir anlamda ‘’rafine’’ etmesi gerekir. Ancak bu rafine işlemini insan vücudu yapamaz. Sindirim sistemindeki bazı özel bakteriler K vitamini üretmek için bir dizi işlem yapar ve insanın kullanabileceği hale getirir. Kalın bağırsaktaki dost bakteriler (probiotikler) ‘‘ tam olmaları gerektiği yerde ve zamanında’’ rafine işlemi yaparak K vitamininin kana karışmasını başarıyla yerine getirirler. Bir tek Probiotik bakterilerde bu yetenek vardır.
Cinsel gücü arttırmak için uygulanan tedavilerde K vitamini verildiğinde olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Romatizmal hastalıklarda K vitamini desteği verilmektedir. Anne sütü K vitamini açısından fakirdir.Oysa kefir K vitamini açısından tam bir enerji kaynağıdır.

PP vitamini : Günümüzde B 3 vitaminide denilmektedir. Vitaminler içinde en dayanıklısıdır.İnsan vücudu bunu triptofan isimli asitten üretebilir. Ayrıca karaciğerde az miktarda depolanabilir. Hücrelerin solunumunda hayati rol oynar. Glikoz’dan enerji üretilmesinde anahtar görevi vardır.Yağ asitlerinin sentezinde etkilidir. Mide salgısını düzene sokar. Kandaki alyuvarları ve akyuvarları besler. Sinir sisteminin dostudur.Beynin sağlıklı çalışması için temel maddedir. Östrojen, progesteron, testesteron gibi cinsiyet hormonları ile trioid, kortizon, İnsulin homonlarının üretimine katılır. Kan kolesterol ( Nikotinik asid formu) seviyesini ayarlar. PP vitamin eksikliğinde kolay yorulma, kolay sinirlenme, hazımsızlık, kusma, bulantı ile deride ışığa karşı hassasiyet, dilde yanma ve kızarma, ağız kokusu, unutkanlık baş gösterir. Ekskliği uzun sürerse Pellegra 4D hastalığına yol açar.

KALSİYUM : Kemik,diş ve tırnak gelişiminde önemli rol oynar. Kasların güçlenmesini arttırır. Büyüme dönemindeki çocuklar, ergenlik dönemindeki gençler, hamileler ve emziren kadınlar ile yaşlılar en çok kalsiyum ihtiyacı olanlardır. Kemik erimesine karşı ve menopoz döneminde kalsiyum alımı ile kombine edilen östrojenle çok iyi savunma oluşturulur. Eğer kalsiyum besinlerden yeteri kadar alınmazsa vücut bu ihtiyacını kemiklerden temin eder. Buda kemikleri zayıflatır.Stres ve hareketsizlik kalsiyumu azaltır. Ayrıca diyet süt ürünlerinde yok denecek kadar azdır.

MAGNEZYUM : Bitki dünyasının demiridir. İnsan vücudundaki magnezyumun % 65’i kemik ve dişlerdedir. Kalan % 35 ‘i kan, doku ve diğer vücut sıvılarında yer alır. Beyin ve kalpteki dokularda daha yoğun bulunur. Kemik ve sindirim sistemindeki adalelerin kasıldıktan sonra gevşemelerini sağlar. Anti-Stres mineralidir.
Kalp damarlarının esnekliğine etki eder. Bu yüzden kalp krizlerini önleyici rolü oldukça fazladır.DNA üretiminde mutlak gereklidir.Hücrelerin enerji üretiminde anahtar rol oynayan ATP molekülünün sitokrom sistemine taşıdığı enerjiyi serbestleştirir.
Magnezyum eksikliği, halsizlik, iştahsızlık, huzursuzluk, göz kararması, uyku bozukluğuna yol açar. Ayrıca adale seğirmeleri ve titremeleri ile dalgınlık, hafıza zayıflığı, tansiyon yükselmesi, böbrek taşı ve doku kireçlenmelerine eğilimi arttırır. Aşırı yorulanlar, diyet yapanlar, kabızlık çekenler, idrar söktürücü , doğum kontrol hapı ve alkol kullananların gereksinimi daha fazladır.

FLOR : Dişleri asit etkisinden korur. Büyümeye etki yapar. Demirin emilini artırır. Kandaki alyuvar hücrelerinin üretimine katkı sağlar. Diş gelişiminde ve diş çürüklerinin önlenmesinde çok etkilidir.Flor, diş mine yapısı içine girer ve sürekli koruma sağlar. Flor eksikliğinde diş çürümeleri artar ve kemikler çabuk kırılır.

FOSFOR : Fosfor insan vücudunda kalsiyumdan sonra en çok bulunan bir elementtir. Vücut ağırlığının % 1 ‘ini oluşturur. Bu miktarın% 85’i kemik ve dişlerdedir. Kemiklerden sonra en çok alyuvarlar denilen kırmızı kan hücrelerinde bulunur.Vücutta enerji olaylarının baş aktörüdür.
Yağ ve karbonhidratların yakılmasında etkilidir. Genetik kodu taşıyan DNA ve DNA molekülündeki nükleik asit yapımında büyük rolü vardır.
Böbrekler aracılığı ile vücudun asit-baz dengesini korur. Adale ve kalp kasılmalarına karşı etkilidir.

SELENYUM : Kan hücrelerinin ve kromozomların yapısını güçlendirir. Ağır metallerden,zehirli kimyasal ve gazlardan vücudu korur. Sigara,
alkol, civa,kadminyum,karbon gazları v.b. zararlıların etkilerini azaltır. Doğal olarak en çok anne sütünde ve inek sütünde bulunmaktadır.
Başta prostat kanseri olmak üzere birçok kanserin en büyük düşmanıdır.
Tiroid bezlerinin normal işlemesinde önemli katkısı vardır. E vitamini ile birlikte hücre koruyucusu olarak çalışır. Erken yaşlanmayı engeller. Erkeklerde bulunan selenyumun yarısı üreme organlarında bulunur.

Fosfor ve kalsiyum ile diğer mineraller dengeli olarak vücuda alınmalıdır.
Kalsiyum olmadan fosfor , fosfor olmadan ; başta B grubu olmak üzere bütün vitaminler işlevlerini yapamazlar.

Vitamin ve minerallerin nominal işbirliği yaptığı, mükemmel sinerji bileşimi doğal Simbiotik Güç sadece kefirdebulunmaktadır.

DÜN , BUGÜN VE YARIN ……
DAİMA KEFİR !..

Kefir ; asırlardır insanoğlunun biyolojik yapısına ve metabolizmasına probiotik enerji veriyor ,
sürekli yenilenme sağlıyor.
Kefir ; içerdiği vitamin,mineral, protein ve
dost bakteriler açısından kompleks bir içecektir ve uzun , sağlıklı yaşam için optimist bir konsept oluşturmaktadır.
Kefir ; çocukluktan gençliğe yetişkinlikten yaşlılığa kadar
her dönem senkronize beslenme gereksinimidir.

ÇOCUKLARDA

Bebeklikten ergenliğe kadar ; kemiklerin ve dişlerin oluşumu ile sağlıklı dokuların ve kasların gelişimini olumlu etkiler.
Vücudun gelişmesi için gerekli olan vitamin,mineral ve protein
desteğini sağlar.Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için mikrobik enfeksiyonlara karşı direnci arttırır.
Aşırı çikolata, şeker ve sakız tüketen çocukların sağlık risklerini azaltır.Diş çürüklerini önler.
Şekerin özümlenmesini sağlar ve şekeri enerjiye dönüştürür. İştah açar ve beslenmeye güçlü destek oluşturur.
İshale ve kabızlığa karşı etkindir. Kansızlığı önler ve kan bozukluğunu giderir.Tırnakların sağlıklı kalmasını sağlar.
Görme yeteneğini güçlendirir.
Kesiklerin ve yaraların hızla iyileşmesini sağlar.
Zeka gelişimine önemli katkı ve zihinsel aktiflik sağlar.
Astım ve alerjiye karşı direnç oluşturur.
Çocukların büyümesinde doğal koruma ve güvenli beslenme
sağlayan nefis bir süt içeceğidir.

GENÇLERDE
Büyümeye güçlü destek sağlar.Boy uzamasına ve sağlıklı gelişime yardımcı olur.Ergenlik dönemine pozitif etkinlik katar. Hormon dengesinin kuruluşuna yardımcı olur.
İhtiyaç duyulan enerji için mükemmel destek verir.
Zihinsel ve fiziksel gelişime benzersiz katkı sağlar.
Beyin hücrelerini aktifleştirir ve beyinsel dinamizmi arttırır.
Aşırı şişmanlamaya veya zayıflamaya karşı frenleyici görev üstlenir.Sindirim sistemini inşa eder ve tam beslenme sağlar.
Sindirim esnasında protein sentezine olumlu yardım eder. Bağırsak florasını inşa eder.Böbrek fonksiyonlarını düzenler.
Vitamin ve mineraller arasında işbirlikçi yapısıyla simbiotik çimento görevi görür.
Cilt güzelliğine ve parlaklığına olumlu etkiler yapar.
Ciltteki yağlanmayı ve kepeklenmeyi önler.Saçları kuvvetlendirir.
İç ve dış kanamalarda kanamaları durdurmaya yardımcı olur.
Yanıkların hızlı iyileşmesini sağlar.Dokuları tamir eder.
Vücudun sıvı dengesini optimum seviyede tutar.
DNA sentezini ve yenilenmesini olumlu etkiler.
Hücrelerin oksijen almasında etkili görev üstlenir.
Gençlik döneminin etkin, enerjik ve aktif bir dönem olmasında unutulmaz bir partnerdir.

YETİŞKİNLERDE
Gençlik ve dinçlik duygusunun sürekliliğini sağlar.Yorgunluk ve strese karşı koruyucu bir kalkandır.Cinsel fonksiyonların devamlılığında aktiflik kazandırır.Vücudun bütün organlarının
uyumlu ve sekronize çalışmasını düzenler.
Kanı temizler,klosterolü dengeler ve yüksek tansiyonu düşürür.
Damar sertliğini ve kalp krizi riskini önler.
Uykusuzluğu giderir.Spor yapanlar için enerji deposudur. Ferahlatıcı aromasıyla ve benzersiz tadıyla rahatlık verir,
dinlendirir ve gevşetir.Yemeklerde keyfinize keyif katar.
Hazmı kolaylaştırır.Diyet yapanlar için en ideal içecektir.
Kilo aldırmaz ve beslenme sentezi oluşturur.
Kemoterapi tedavisi sürerken vücudun güçlü kalmasını ve beslenmenin devamlılığını sağlar.
Kas kasılmalarını ve krampları önler.
Selülitlere karşı etkindir.Yağ dokularını çözümleyici fonksiyon içerir.Sindirim sistemindeki trafiği düzenler. Bir çok hastalığın oluşumunu ilk başlangıçtan itibaren hemen önler.
Başta üreme hormonları östrojen, progesteron, testesteron olmak üzere kortizon, ensülin, trioid, serotonin ve adrenal hormonları üzerine olumlu etkiler yapar.Mide asitleri ile salgıların düzenli ve verimli üretilmesine katkıda bulunur.
Alkol alanlar açısından kaybolan vitaminlerin geri alımında tam bir takviye sağlar.Zehirlenmelere karşı kanı temizler. Vücuda giren siyanürü etkisizleştirir.Saç dökülmesini azaltır.
Doğum kontrol hapı ve idrar söktürücü ilaç alanlara yardımcı olur.Antibiotik ilaçlar vücuttaki tüm vitaminleri ve bakterileri öldürdüğünden ;doğal savunma ve savaş ordularını kurarak doğal antibiotik görevi üstlenir.Sinir sistemini sürekli reorganize ettiğinden çelik gibi güçlü yapı oluşturarak sakinlik ve rahatlık verir.

YAŞLILARDA
Antioksidan özellikleri ile hücre yenilenmesine katkı sağlar. Menopoz dönemindeki riskleri azaltır.Aşırı yıpranmayı ve yaşlanmayı yavaşlatır.Damar sertliğini engeller.Uzun ve sağlıklı bir ömür trendine yönelik metabolizmanın mimarıdır. Kemiklerin ve kasların güçlü kalmasına destek sağlar. Osteoporoz ve Alzheimer hastalığına karşı direnç oluşturur.Prostat ve bağırsak kanseri başta olmak üzere birçok kanseri önleyici etkisi olduğu bilinmektedir.
Adale kasılmaları ile felce karşı etkindir.Ellerdeki titremeler ile bellek zayıflığını ve dikkat azalmasını önler.Kronik güçsüzlüğe karşı kuvveti arttırır.Sinir iltihaplarına bağlı olarak el ve ayaklardaki uyuşma ile karıncalanmaları azaltır.
Görme zayıflığını ve katrakt oluşumunu engeller.
Serbest radikallerin,ağır metallerin ve zehirli gazların vücuttaki olumsuz etkilerini azaltır.Kronik depresyona karşı olumlu
iyileştirmeler yapar.
Genç yaşlanmayı sistemize eder .
Mutlu bir yaşlılık dönemi için vazgeçilmez doğal bir dosttur.

Leave a Reply