– Kardeşi olduktan sonra bütün oyuncaklarını tornavida ile bozdu. Huyu da çok değişti, yaramazlaştı.
Çocuk o güne kadar güzel güzel oynadığı oyuncaklarını neden bozsun? Bu bir işarettir, sinyaldir. İç dünyasında halledemediği bir sorun vardır. İçindeki bu sıkıntılı zorlayıcı durumu oyuncaklarını bozma şeklinde ifade etmiştir.
Ruhsal enerji katmanları arasında meydana gelen bu çatışmalar şiddetlendiğinde, kişi çatışma çözücü savunma mekanizmaları ile duruma karşı koymaya çalışır. Savunma mekanizmaları sağlıklı olan her insanda vardır. Ve ruhsal çatışma halinde kişi farkında olmadan devreye girerler.
– Kardeşi olduktan sonra, çiş kaka sorununu çoktan halletmiş olan 4 yaşındaki oğlum altına çişini ve kakasını yapmaya başladı. Çoktandır sütünü bardaktan içerdi Şimdi hem su hem de sütünü biberondan içmek istiyor.
Yukarıdaki çocuk, kardeşinin doğumu ile birlikte özellikle annesinin ona olan ilgisini kaybetme korkusu yaşamaktadır. ‘Anneye bağlanma’ ve ‘obje kaybı’ tehlikesi önce bir bunaltı sinyali vermiştir. Çocuk oyuncaklarını bozmuştur. Aile bu sinyali anlamamış, bunu yaramazlık olarak nitelendirerek görmezden gelmiştir.
Çocuk, bu sefer, savunma mekanizmalarından biri olan gerilemeyi kullanarak şiddeti artmakta olan bu stresten kurtulmaya çalışmıştır. Gerileme savunma mekanizması; kişinin daha önce kazandığı gelişme basamaklarında geri adım atması yani daha alt basamaklara inmesidir. Böylece çocuk daha önce kazandığı gelişme basamaklarında gerilemiştir. Yani kazandığı çiş kontrolünü kaybetmiş ve bardağı bırakıp biberona yani emmeye geri dönmüştür. Kısacası gerileyerek, küçülmüştür. ‘Ben de küçüğüm. Bana da kardeşime davrandığınız gibi davranın.’ demektedir.
Kaybolan tuvalet terbiyesi ve bardak kullanımı için, dayak dahil alacağınız hiçbir tedbir, dökeceğiniz hiçbir dil başarıya ulaşmaz. Ona, kardeşine davrandığınız gibi de davranamazsınız. Çünkü küçük çocuğunuzla adeta yapışık yaşamanızı, onun her istediğini anında yapmanızı bizzat biz öğütledik. Öte yandan dört yaşındaki çocuğunuzun sizden bağımsız kendi yaşamı olmasını da yine biz öğütlüyoruz. O halde, biri bebek, diğeri 4 yaşında iki çocuğa eşit davranamayacaksınız. Eşitsizlik kıskançlığı arttırmayacak mı? Bebeğin her an yanında olmanız büyüğü iyice zıvanadan çıkarmaz mı? İkiz, üçüz olsalar bile durum bundan daha kolay olur. En azından ikiye üçe bölünür, üçte bir de olsa hepsine eşit davranarak, çocuklarınız arasında ayırım yapmama kuralına uymuş olursunuz.
Bu durumda, sizin yapmanız gereken; her fırsatı değerlendirerek büyük çocuğunuzu sevdiğinizi, onu asla bırakıp gitmeyeceğinizi kelimelerden çok davranışlarınızla ve somut objelerle ona aktarman izdir. Bu, ona uyumadan önce mutlaka masal anlatarak olabilir. Sık sık onun saçını okşayarak olabilir. Onunla minik bir sır paylaşarak olabilir. Bozulmuş oyuncağını canla başla tamir ederek olabilir. Kardeşi ile ilgilenirken ondan yardım isteyerek, onsuz yapamayacağınızı ona hissettirerek olabilir. Onun yaşına uygun ona özel zaman ayırarak olabilir. ‘Ben tüm zamanımı çocuklarıma ayırıyorum, daha nasıl zaman ayırmamı öğütlüyorsunuz diyebilirsiniz. Çamaşırlarının temiz olması, üç öğün önlerinde yemek bulmaları, derli toplu bir evde yaşamaları çocuklar için bu bağlamda anlamlı değildir. Onlar annelerinin kendilerine özel ilgisini isterler. Şüphesiz ki çocuklar temiz bir ortamda ve iyi beslenerek büyütülmelidirler. Ancak bu onlar için her şey demek değildir, onlar ruh sağlıklarını dengede tutmak için en az yemek yapmaya bulaşık yıkamaya ayırdığımız zaman kadar zaman ayırmalıyız.
Ama asla ‘Kakanı bir daha yaparsan, ben de böyle yaparım.’ gibi gözdağı vererek; ‘Sen bebek misin ki sütünü biberondan içiyorsun?’ gibi onu aşağılayarak olmaz.’ Olmaz! Çünkü görmüyor musunuz o küçüldü ve o da bebek!